Kesin çizgilerle bir tanımı olmasa da sosyal medya, günümüzde bir iletişimin parçası aslında. Yani tarih boyunca insanlar her zaman bir şekilde iletişim kurmaya ihtiyaç duymuşlardır. Ve buna göre de ya yeni iletişim metotları oluşturmuşlar veya mevcut olanları daha etkin olacak şekilde geliştirmişlerdir. İnternette normalde içerik oluşturma oldukça teknik bilgi isteyen bir işti. Web 2.0’ın ve bunu baz alan Facebook, Instagram gibi sistemlerin gelmesiyle, bir anda artık teknik hiçbir bilgi olmadan da herkes bir şeyler paylaşabilmeye başladı internette ve sosyal medya platformu oluşmuş oldu. Temelde bir profil oluşturduğun, metin, resim, ses hatta video paylaşabildiğin, profilin doğrultusunda online topluluklarla veya diğer kullanıcılarla interaktif bir şekilde iletişim kurduğun bir ortam sosyal medya.
Tabi bu sistemlerin bir de endüstriyel yönü var. Yani para kazanmak asıl amaç. Sosyal medyada asıl müşteri reklam veren şirketler. Bu noktada sosyal medyayı icat eden kişilerin son düşündüğü şey insanların sağlıklı iletişim kurması veya doğru bilgi edinmesi olsa gerek.
Neden Sosyal Medya Kullanıyoruz?
We Are Social ve HootSuite tarafından Dijital Türkiye 2019 raporuna göre Türkiye’de kişi başı sadece sosyal medyada geçirilen ortalama günlük süre iki saat kırk altı dakika. Muazzam değil mi? İnsanın içinde bir sesini duyurma iç güdüsü hep var. Fark edilme ihtiyacı gibi… Daha bebeklik çağında olan ağlamayı örnek vermek gerekirse, kişinin fiziksel olduğu kadar psikolojik ihtiyaçlarının da karşılanması amacıyla kullandığı bir iletişim metodu.
Tarih boyunca da çeşitli iletişim metotları kullanılsa da, ilkel avcıların avının yerini diğer avcıya bildirmesi ile bugün bir firmanın ürününü müşterisine pazarlaması için gerekli iletişim ihtiyacı birbiriyle aynı. Ama bunun için kullandığımız araçlar farklı. Sosyal medya da bu noktada devreye giriyor. Tabi bireysel düzeyde sadece hayatta kalma amacının dışına çok taştı. Nüfusun artmasıyla birlikte hayat koşulları, medyada bize sunulanları düşünürsek, günümüzde bireyler kendilerini hiç olmadığı kadar değersiz ve küçük hissetmiyor mu? Sosyal medya, bir noktada onların da söyleyeceklerinin duyulabileceği bir platform. Hatta bir ‘var olma’ aracı da diyebiliriz buna. Maslow’un ihtiyaçlar hiyerarşisinde de psikolojik olarak var olma, kabul görme ihtiyacına hitap eden bir unsur.
Sosyal Medyanın Faydaları
Kurumsal imaj ve satış yapma amacıyla da sosyal medya, oldukça düşük maliyetli bir pazarlama aracı. Bir instagram postuyla ürünü çok daha geniş bir kitleye ulaştırabiliyorsun örneğin. Diğer bir yandan müşteri geri bildirimlerinin daha fazla alınması, destek hizmetlerine hız kazandırması gibi avantajları var ki, bu da müşteri memnuniyetini artıran bir unsur.
Normalde hiç iletişim kuramayacağın kişilerle iletişim kurabiliyorsun sosyal medyayı kullanarak. Bir politikacı.. Bir sanatçı veya ünlü kişilerle… Ya da ilgi alanına yönelik gruplarla daha kolay bir araya gelebiliyor insanlar. Ve bir yerden bir yere gitme gerekliliği de yok. Doğrudan iletişime geçme kolaylığı var yani.
Bir ayrı nokta da, sosyal medyada insanlar, kendilerini ifade edebilmek için farklı yöntemlere sahipler. Sözlü olarak kendini ifade edemeyen bir kişi, bunu yazıyla, resimle ifade edebiliyor, özgüveni artıyor.
Sosyal Medyanın Zararları
Sosyal medyanın faydaları olduğu kadar zararları da var. Örneğin sosyal medyadaki linç girişimleri son yıllarda oldukça artmış durumda. Çünkü bir anda, insanların biriktirdikleri nefretlerini kusabileceği bir platform ayrıca sosyal medya. Buna bağlı olan birçok intihar vakası da mevcut. Bilimsel araştırmalarda da özellikle genç yaş nesil için ciddi bir problem olarak geçiyor bu unsur. Yüz yüze olmadığımız için daha acımasız yaklaşıyoruz sosyal medyada kişilere. Çünkü karşımızdaki kişiyi insan olarak algılamıyoruz. Karşımızdakini insan olarak algılamadığımız için de empati kuramıyoruz. Bu acımasızlığın temelinde bu yatmakta. Toplum olarak da takdir etmekten çok her şeyi eleştirmeye ve yargılamaya yatkın bir yapımız olduğu için, empati de olmayınca kişinin yüzüne karşı söyleyemediğimiz şeyleri orada rahatça yazabiliyoruz.
Karşılaştırma ve Kendini Değersiz Bulma
Herkes en iyi açılı fotoğrafını, en az iki ayrı filtreden geçmiş hallerini ve anlarını paylaşıyor bu mecrada. Yani olduğu değil, olmak istediği kişi paylaşılıyor sosyal medyada. Bunu gördüğü zaman da ister istemez insanlar kendini karşılaştırıyor. Yakın çevrene dahi şöyle bir baktığında, yemek/sofra fotoğrafları, özenle seçilmiş hashtagler… İnsan bir de kendi hayatına bakıyor, kendini olduğundan daha değersiz veya eksik hissedebiliyor tabi. Bu ilerleyen boyutta kişileri beden dismorfik bozukluğu, blumiya, depresyon gibi ciddi hastalıklara da sürükleyebiliyor.
Farkındalık Asıl Önemli Olan Faktör
Sonuçta sosyal medya, doğru kullanıldığında oldukça faydalı olsa da doğru kullanılmazsa, insanı bağımlılıktan başlayarak depresyona kadar götürebilen bir platform. Hepimiz için bilinçli kullandığımız bir sosyal medya ortamı dileğiyle…
Şerife Bayraktaroğlu